top of page

BEYDAĞLARI EFSANE SÖYLER

     Okuru Batı Toroslar’da ilginç bir yolculuk bekliyor. İlkçağ’da bugünkü Antalya ile Fethiye arasına düşen Likya ülkesi; doğası, tarihi, dili henüz tam anlaşılamamış bir yer.

Yazar bu yapıtta, gizlere gömülü bir halkın toprağı üzerinde sizi kanatlı bir serüvene götürüyor. Sessizliğin ardına çekilmiş eski çığlıkları saklı olduğu yerlerden belki birlikte çıkaracak ve unutulmaz bir ezgiye dönüştüreceksiniz.

 

“Adını Beydağları Efsane Söyler ile yazmıştık hafızamıza Mustafa Tuncel’in. Kişisiz öykünün, olaysız romanın kol gezdiği bir uzun mevsimde; en çok insancıllığı ile, dilini Anadolu’nun gökkuşağından beslemesi ile çekmişti dikkatimizi.”

Nermin Sayın / Dünya Kitap Dergisi Yöneticisi

 

“Andersen’in, La Fonten’in değil de üstünde yaşadığınız toprağın masallarını, efsanelerini okudunuz mu hiç? Okulda öğretmenimiz okutmadı. Akşam uykuya dalarken annemiz okumadı. Kış gecelerinde babaannemiz anlatmadı. Mustafa Tuncel’in “Beydağları Efsane Söyler” kitabında okuduk. Şimdi bizim çocuklara okuyup, anlatıyoruz. Bu toprakları seviyorsanız, üzerinde kendinize ait bir şeyler buluyorsanız bu yanınız eksik kalmasın. En kısa sürede bu kitaptan bir tane edinin.”

fullantalya.com

 

“Beydağları Efsane Söyler’den sonra aynı konuda bir kitap daha yazılamaz.”

(Bir eğitimci okur)

“Her Antalya'ya gelişimde okumak istediğim tek kitaptır, Bey Dağları Efsane Söyler. (Genelde okuduğum kitapları tekrar tekrar okuma hissi oluşmaz bende.)

Bendeki izi büyük.  Kitap Antalya civarında yüzyıllardan buyana söylenegelmiş efsaneleri farklı anlatış biçimleriyle sade ama yüreğe dokunan bir biçimde anlatıyor. Kitabı 11 yaşında okumuştum ilk, bugün okurken ise 25 yaşındayım; hâlâ içimde aynı duygular uyanıyor. 11 yaşında okuduğumda beni ağlatmıştı kitap… bugün yine ağlatıyor, içten içe.”

(pandoranincemberi.com)

 

“Bir kitabı okuduktan sonra ya raftaki yerine bırakıyor, ya da başka birine vermek üzere kutuya atıyorsunuz. Defalarca okuduğum bu kitap ise masamdan gitmek bilmiyor.”

(Bir okur)

Beydağları Efsane Söyler

ELVEDA KUMRU

 

“Elveda Kumru’da Mustafa Tuncel, roman kahramanını ele alıyor öncelikle, yarattığı kahramanı dönüştürüp bunu roman evrenine yerleştiriyor, sonuçta ayakları yere basan bir roman koyuyor ortaya. Her satırından olağanüstü bir gerçektenlik duygusu yayılıyor bu nedenle.

Çocuklara yönelik bir romanın bile dönüştürüm gerektiğini biliyor çünkü Mustafa Tuncel, bunu ustalıkla yerine getiriyor. Bir yetişkin romanını yapılandırırcasına örüntülüyor kitabını. Bu arada yananlamlar döşemeyi, işlevsel ayrıntılar yerleştirmeyi ihmal etmiyor.  Olup biteni aktarmaya yönelmiyor kesinlikle, olayların arkasına dolanıp arka alandaki derinliğe ulaşmaya çabalıyor hep.

Dünyanın bütün dillerine çevrilebilir bu roman, çevrildiğinde dünyanın bütün çocukları severek okuyabilir kitabı, yazarını gönülden kutluyorum bu nedenle. İşini ciddiye almış bir yazardan yetkin bir armağan çocuk yazınımıza. Herkes okumalı Elveda Kumru’yu.”

M. Sadık Aslankara

Yazar-Eleştirmen

(Cumhuriyet Kitap, Sayı: 771)

 

“Elveda Kumru akıcı bir dil ve sürükleyici kurguya sahip. Yazar didaktik olma kaygısı gütmeden doğal bir anlatım içinde söylemek istediklerini aktarabilmiş. Bunun nedenleri, belki de yazarın kendi yaşamından yola çıkması ve onu olabildiğince kendi nesnel gerçekliğiyle roman kurgusu içinde aktarabilmesinde yatıyor.”

Doç. Dr. Necdet Neydim 

Akademisyen – Yazar – Çevirmen

                            (Cumhuriyet Kitap, Sayı: 359)

     1996’da BU Yayınevi Çocuk Edebiyatı Roman Yarışması’nda birincilik ödülü kazandı. Kitap o tarihten bu yana yurt içinde defalarca basıldı, ayrıca “Leb Wohl, Turteltaube” adıyla Almancaya da çevrildi ve Almanca konuşan ülkelerde çift dilli kitaplar arasında yayımlandı.

 

İstanbul’daki bazı okullarda 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin kitap ve yazara ilişkin değerlendirmeleri :

(2017 başı itibariyle o çocuklar artık 20-21 yaşlarındadırlar)

 

“Yazdığın bu kitabı çok beğendim. Çünkü içinde sevgi ve dostluğun güzelliğini, önemini ortaya çıkarmış. Kitabın biraz hüzünlü olmuş ama çok güzel olmuş. Kitabında bulunan cümleler çok güzel. Bu hikâyeyi okuduğumda sanki kendim o hikâyeyi yaşıyormuş gibi oldum.”

                                                          Selin Can

 

“Gerçekten birincilik ödülünü hak ettiniz. Benim, dostluk ve sevgi duygularımı daha geliştirmemi sağladınız. Beni eğlendirdiniz. Bana çok güzel mesajlar verdiniz. Bence herkes bu kitabı okumalıdır. Bu kitapta dostluk, sevgi, özlem, hasret, şüphe, korku, endişe, umut, tereddüt etme, stres, panik, merak, acı, karamsarlık duygularına yer vermişsiniz. Ayrıca şefkat, kavuşma, değer verme duyguları da yer almıştır. Parçanın başlığı da hikâyeye göre çok uyumlu olmuştur.  Duyguları yazıya dökmeyi çok iyi başarıyor, okuyucuya da aynı duyguları yansıtıyorsunuz. Sizi kutluyorum.”

                                                               Can Pınar 

 

“Yazmış olduğunuz kitap çok hoşuma gitti. Kumruyu en son bölümde bulamadıkları için üzüldüm. Çünkü sevgiyle bağlanılan şeyi kaybetme duygusunu bilirim. Ben bu kadar bağlandığım bir şeyi kaybetmek istemem. Kitaptaki aile çok zor dönemler geçirmiş ama bunu atlatmayı başarmışlar. Buradan da hayata karşı dimdik ayakta durmayı anlıyoruz.”

                                                          Ceren Erten

 

“Yazmış olduğunuz kitap çok güzel. Olumsuz yönde hiçbir eleştirim yok. Kitabı son derece gerçekçi yazmışsınız. Okurken, kitaba verdiğiniz önemi ve yaptığınız özenli çalışmayı rahatça görebiliyoruz. Çocuklara, yani bizlere hayattan güzel örnekler de vererek bu sürükleyici eseri tamamlamışsınız. Ben de kitabınızı büyük bir zevkle okuyan tüm arkadaşlarım adına size teşekkür ediyorum.”

                                                   Ecem Aslı Özcan

 

“Ben sizin kitabınızı beğendim. Çok duygusu olan bir kitap. Çok sevdiğim kitapların ve romanların içine Elveda Kumru da girdi. Benim de kitap haline getirilmemiş yazılarım var. Kitaplar hakkında düşüncelerim hep iyi olmuştur ama Elveda Kumru için ayrı güzel sözler lazım. Kitabınızı anlatmaya sözcükler yetmez. Hem güzel hem sürükleyici kitaplardan birisi.”

                                                          Büşra Mülayim

Elveda Kumru

AT BURCU

“Olağanüstü bir kitap!”

Aytül Akal / Yazar

 

“Eski Türk destanlarının tadını aldım, okurken.”

Gülten Eraslan / Öğretmen

 

“Bunu yazan günümüzden biri mi, yoksa Dede Korkut mu? Aklım karıştı.”

(Bir okur)

 

“Mustafa Tuncel’in o kadar keyifli bir üslubu var ki sizi okurken yazar yapar da haberiniz olmaz.”

Oğuzhan Özenci / Gazeteci)

Yazar, Batı Toroslar’ın iki bin metre yüksekliklerinde dolaşırken rastladığı bir yaban atı sürüsünün peşine düştü. O tuhaf iz sürümünde çok insanla tanıştı, konuştu. Sonunda bu küçük roman çıktı.

 

Her yaştan insanın bir çırpıda okuyacağı bu kitapta, her satır pastoral bir tablo tadı bırakıyor. AT BURCU’na “masal diliyle yazılmış roman” denebilir. Ya da, ritmini at kişnemeleri ve nal seslerinden alan özel bir şiir…

 

Gencecik çağında gerçeğin acı kapılarına çarpan bir delikanlı, son sığınağı olan düşlerini kurtarmak için soylu bir iç direniş gösteriyor AT BURCU’nda. Bu romanda insanlarla atların atbaşı giden serüvenini okuyanlar, belki de kendilerini At Burcu’ndan sayacaklar.

 

At Burcu
Suda Kurudu Kökler

SUDA KURUDU KÖKLER

Büyük olasılıkla bu kitapta birkaç kitap bulacaksınız. Belki bir sevda romanıdır, belki de göç röportajı. Bir yanından bakarsanız Antik Mezopotamya tanrılarının vuruştuğunu görür, öbür yanından okursanız bir barajın soldurduğu hayatlara tanık olursunuz. Nasıl isterseniz…

 

“Suda Kurudu Kökler, konusu, dili, anlatımı bu toprağa basan, çok eskilerden gelen destansı bir anlatımla toprağımızın insanlarını anlatan yeni bir roman. Yazarını tanımıyorum, genç biri olmalı. Elimden bırakamadım. Nasıl özlemişim böyle bir roman tadını. İnsana özgü duyguları tüm ayrıntıları ile okuyoruz. Gerçek bir roman tadı yayılıyor içimize. Kitaptaki kişilerin hepsi de romanın havasına uyan kanlı canlı tipler. Gerçeğe oturan, yaşayan kişiler… Eski destanlardan kalma akıcı bir anlatım. Canlı, etkili tablolar… Mustafa Tuncel’in çok güzel romanlar yazacağına inanıyorum.”

Talip Apaydın

Yazar

abece Dergisi, sayı: 177

  

“Beydağlar Efsane Söyler, Likyalıları konu alan, şiirsel bir anlatımla kotarılmış, emek, bilgi ürünü enfes bir çalışmaydı. Mustafa Tuncel, Suda Kurudu Kökler’de de o şiirsel dilinden ödün vermiyor. Roman örgüsünü yine bir destan tadında oya gibi işleyerek kurguluyor. (…) Bu masalsı anlatım içinde tüm olumsuzlukları görür, yaşar ama yine de yazarın o her zamanki barışçı mesajını alırsınız. (…) M. Tuncel, her zamanki alçakgönüllülüğüyle yarattığı yapıtlarla, yazın dünyamızda bir yazın ustasını haber veriyor.”

Turgay Olcayto

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı 

 

GİTME TURNAM

Bu romanda ağır koşulların hırpaladığı bir delikanlının yaşama tutunma çabası konu ediliyor. Öykü, hayatın savruluşları içindeki her insanın yine de ayakta kalabileceği temasına dayanıyor.

Mustafa Tuncel, Gitme Turnam'da, TRT’de 30 yıldan fazla yaptığı muhabirlik ve haber sunuculuğu deneyimlerinden da yararlanmış. Kitaptaki anlatım, röportaj ve ikili sunum tekniklerinden epey izler taşıyor. Dili ise kendine özgü bir düzyazı vezni içeriyor.

Okur Görüşleri

“Çok güzel bir gençlik kitabı okudum. Umarım siz de okurken bir şeylerin farkına varırsınız ve
dünyadaki bir gerçeğin daha yüzünüze çarpmasına izin verirsiniz."

 

“Hayatın içinden bir şeyler okumak isterseniz ekleyin listenize…” 

SON ZİL

Roman, ülkenin doğusunda, çetin koşullarda okulu açık tutmak isteyen
bir grup çocukla onlara öncülük yapan genç öğretmenin gösterdikleri sıra
dışı çabayı konu ediyor. Doğaya karşı soluksuz bir direniş…
Öğrenci sayısı düştüğü gerekçesiyle okulun devlet tarafından
kapatılmasından yirmi yıl sonra bir araya gelmek isteyen o günün
öğrencileri, ayrı yönlere doğru yol almışlardır. Bir zamanlar birbirine sıkı
sıkıya bağlı bu gençlerden biri, okulun çan biçimli zilini yirmi yıl boyunca
yanında taşımış ve onu, bugün nerede, nasıl olduğunu bilmediği kız
arkadaşına devretmek istemektedir. Çünkü son zili birlikte çalmışlardı.

Okur Görüşleri

“Yoğun bir duyguyla bitirene kadar elimden bırakmadığım bir eser oldu. Okunulası bu güzel kitap
sadece gençlere değil yetişkinlere de tavsiyemdir.”

                                                    Bir Eğitimci Okur 

tepede tipi.jpg

Okur Görüşleri

“Harika bir kitap! Aile olmanın verdiği güç, yardım etmenin önemi o kadar güzel ve akıcı şekilde
anlatılmış ki bayıldım, bayıldım; bir çırpıda okudum.”


“Büyüklerin de okuyabileceği harika bir kitap. Aile fertlerinin her birini ayrı bölüm halinde veren yazar
onların ruh hallerini çok güzel yansıtmış.”

TEPEDE TİPİ

Bir kış günü Toros Dağları'na giden aile akşam evine dönemedi. Karı, koca ve iki çocuğu kar fırtınası içinde yolu şaşırdı, tam beş gün tipi ve dondurucu soğukta kaldı. 

Onları kurtarmak için çırpınan, iyilik sahibi birçok insan ve görevli, havanın biraz yatışması üzerine ancak günler sonra aramaya çıkabildi.

 

Bu kitapta, dört kişinin hayata yeniden dönüş için gösterdiği olağanüstü çaba anlatılıyor.

Onlar, karlı dağ yürüyüşünde varmak istedikleri günlük hedef yerine, belki de bedensel ve ruhsal varlıklarının ucuna yolculuk yaptılar. 

Bu konuda son kararı, son sayfayı bulan okuyucu verecektir.

 

 

“Tepede Tipi’ye bugün başladım ve başladığım gibi de bitti.. Tek seferde okunan öyle akıcı bir kitap ki
gözünüz kapalı çocuklarınıza, kardeşlerinize okutabilirsiniz.(…) Evren, Sema, Doruk, Zirve; sizinle
yolculuğa çıktığım için çok mutlu oldum. Her birinizi ayrı sevdim. İyi ki bu yolculuğunuza ortak
oldum.” 

Yaban Lalesi.png

Okur Görüşleri

“Eserin tümüne yayılan müthiş felsefi yaklaşımlar var. Sarmaş dolaş, su gibi akıp giden olaylar ve düşünceler benzersiz bir dil ve anlatım ile o kadar ustalıkla bir araya getirilmiş ki, sanki o devirde yaşamış, olana bitene tanıklık etmiş biri tarafından kaleme alınmış gibi gerçek. Homeros, Yaban Lalesi'nde bambaşka ve çok daha özgün bir ozana el vermiş. Okuyan herkesin farklı çıkarımlar yapabileceği, yazarından kurtulmuş bir kitap bu.

                                                     Kerem Tuncel

 

YABAN LALESİ

Yüksek dağ eteğinde küçük fakat cesur bir kent halkı...

Karşısında güçlü dev ordu...

İnsanlığın her açıdan sınandığı bu çarpışmadan geriye saçılmış yaşamlar, savrulmuş sevdalar kalır. Bir de belki yıkıntıda açan yaban lalesi.

Yaban Lalesi 2009 haziranında yazılmaya başlandı 2023 şubatında tamamlandı. Başka bir hesapla, Anatolyas'ın on dört yıllık serüveni on dört yılda yazılabildi. Bu işte kalem, daktilo, bilgisayar karışık kullanıldı ve hepsi bir araya gelince, yanlışıyla doğrusuyla, bu sayfalar çıktı ortaya.

“Deştikçe yeni bir katman çıkıyor. Kim bilir daha keşfedemediğim neler var alt katmanlarda? İnsanoğlunun düşünsel serüveninin arkeologluğu yapılmış. Bu harika yapıtta hayata ve insana dair her şey var. Tam bir paralellikler ve karşıtlıklar orkestrası...

                                                     Yunus Tuncel

 

Yazma serüvenini kendi anlatımından okumak isterseniz...tıklayınız: Bir Gün Bir Kitap Yazdım

“Bir kitap bu kadar sürükleyici olabilir, okurken kendimi olayların içinde hissettim ve karakterlerin duygularını benliğimde yaşadım. Herkese çok tavsiye ediyorum, başucu kitabı olarak her zaman yanınızda bulundurabilirsiniz.”

                       (Bir okur)

 

“Bu herhangi bir roman değil, çağdaş bir destan.”

                      (Bir okur)

Gitme Turnam
SON ZİL
TEPEDE TİPİ
Yaban Lalesi
bottom of page